16 Ocak 2015 Cuma

Yanımda arkamda önümde berimde

Sanırım tırlayacağım Tanrım. Sana inanmama rağmen seninle konuşmam bunun en büyük göstergesi. Paramparça bir zihin içinde paramparça bir hal içerisindeyim. Buna dur demek istiyorum, oluyor da aslında bazı bazı. Sonra taakkk ve biri geliyor tüm aklımın melekelerini bir anda yerle bir ediyor. Yanıla yanıla öğrendim insan müsfettesini. Yine de insanlıktan işte güveniveriyor insan gördüğü her güzel yüze. 

Tanrım! Ne kadar güzel yaratmışsın, kar taneleri gibi hiçbiri birbirine benzemiyor. Andırıyor ama benzemiyor. Yüzü benzese ruhu benzemiyor. "Sen giderken ben dönüyordum"cuları az çok çözüyorum da gülümseyen insanda çok zorlanıyorum. Bir kıvam tutturmuşum gidiyorum ve zamanla oturuyor kafamdaki insan kalıpları. 

Mesela ben bir kilo aldığım patatesin içinden çıkan soğana şaşırmak istiyorum, sen gelip insanlarla şaşırtıyorsun beni. Acayip acayip şeyler yaşıyorum. Yoruluyorum ve yoruyorlar. Diyorum taşak geçeyim o da bir yere kadar amına koyayım. Beyin bu ne kadar sikeceksin. Eee insan sikmekten de sikilmekten de yorulur bir müddet sonra. Fısır fısır konuşmalar duyuyorum, içerikleri en geniş ahlaksızlığından. Yaranmalar izliyorum ve karşılıklı paslaşmala en yalakasından. 

Millet diyorum annemden öğrendiğim "El alem" demek böyle tutunuyor hayata. Kitaplarda arıyorum huzuru, bazen insanları tanımak için kullanmak istiyorum kendilerini. Bir kitaptan 50 tane alsam misal, dağıtsam başkalarına. Desem ki altını çizin ve kimle farklı yerlerin altını çizdiysek bundan sonrası senin selamından öteye geçmese. Bir adam sevmiştim zamanında. Dünyanın en pürüzsüz erkeği sanırdım, adam godoşun teki çıktı. 

Başka biri oldu sonra riyakarın önde gideni olduğunu anladım. Baktım dedim olmayacak sen sev kendince, kendi kendine. Güzel bir başka adam gördüm. Göreceksin ama öyle hakiki, öyle hoş sohbeti, öyle kültürlü, ve öylesine hoşgörülü. İt siyasetten de anlıyor. Baktım ki ne göreyim o gözler tek bende tebessüm göstermiyormuş. Onu da öyle öğrendim işte. Zor be anam valla dostundan arkadaşından aşkından bacısından binbir felaket geldi başıma. Siz bilmiyorsunuz tabii, hiç anlamadım size. Açıyorum hemen oradan bir Ahmet Kaya, "Siz benim kime kırgın olduğumu nereden bileceksiniz. 

Yok yaa anlatr mıyım hiç! Sonra şefkat gösterileri yap da en olmadık zamanda git başkalarına anlat. Yemezler anam yemezler gülüm. İnsanların başkasına ihtiyacı olmadığını şefkat aradıklarını öğrendim yine bir vakit. Bunu da onu sevenlere yansıttıklarını gördüm sonra. İnsan çok acayip, o yüzden annemizi özleriz mesela. Bir damla gözyaşına canı yanardı çünkü. Annesiz babası kızlar ve erkekler olarak ağladığımızda aynı şekilde karşımızdakinin da canı yansın istiyoruz. Olmuyor öyle ben senin yanındayım ayakları. Yanımda arkamda önümde berimde. Bana ne! Canın yanıyor mu ondan haber ver. 

Uyumadığım gecelerde siz yoktunuz ve ben artık sen de benimle uyuma istiyorum. Adına da fedakarlık diyorum, vicdan diyorum. Aman ne iyi insan diyorum. Diyorum da diyorum yani. "Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku" diye bir kitap aldım, nasıl güzel. Okuduktan sonra şöyle bir çevreme baktım da, off dünün aynısı. Sürekli sürekli başkalarının hayatını yaşayan insanlar sürüsü. Dedim bir sigara yakayım, iyi geliyor biliyon mu. 

Vücudumu sigara dumanıyla doldurduktan sonra bir kadın yanaşıyor yanıma. Bir kelime bulmuş kendine. Eviriyor çeviriyor ısıtıyor pişiriyor olmadı kaynatıyor olmadı diyor buzluktan yeni bir tane daha çıkartıyor. Hay sikicem bitiremedi bir türlü. Hiç dinlemiyorum, gram da anlamıyorum dediklerinden. Kendini övüyor bir yandan diğer yandan da yanında sebilin teki sadece onay veriyor. 

"Utanç" diye bir tiyatro sahnesi geliyor aklıma. Aynı mal hizmetçi. Ağzının kenarına vurasım geliyor da çişim geliyor üşeniyorum. Akşam oluyor hava iyice kendini belli etmeye başlıyor. Takıyorum atkımı şalımı eve kadar yürüyorum. Doğalgaz kapalı olduğundan buz gibi namussuz. Işık diyorum, insanların yüzünde göremediğim ışığı üstüne para ödeyerek elektrik sayesinde karşıladığım ışık. Ya da ben uyuyayım ya zaten haftalardır borçlardan müzdarip ben daha bakkalın önünden geçemiyorum, bir de fatura girmesin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder