19 Ocak 2013 Cumartesi
Ölüm var!
Yaşamın gayesi üzerine ciddi ciddi düşünmek gerekir. Sonsuza kadar yaşanacak olsa, yaşamda kalma konusunu kim düşünürdü? Bir işi, hele ki karşılığında para kazanılacak bir işse bu, acele etmeyi, yetişmeye çalışmayı yavaş yavaş anlamaya başladım. Biraz zor oldu, ama anladım. Fakat sonsuz hayatta insanının düşünme yetisi kaybolmaz mı? Ne kadar çalışkan, tez canlı olsan da insanın özünde miskinlik vardır. Bir de Türk isen, son dakika işlerimiz vazgeçilmezimizdir.
Eşyalar gibi insanları da hor kullanmaya başladık. Ölüm gerçeğini bile bile hem de. "Yarın ölse, hiç mi üzülmem" diyemiyoruz kendimize. Kaybetmeye o kadar alışmışken, neden insanları kaybetmeyecek gibi kırıyoruz? Çok enteresan! Eminim ki bugün "ölümsüzlüğün ilacı bulundu" deseler, incitmeyi alışkanlık haline getiririz. Nasılsa önümüzde çok zaman var, sonsuz zaman! Çaresine bakılır.
Bugün, ağır zamanların aktığı acı bir gün. Mehmet Ali Birand defnedildi, Hrant Dink anıldı, Toktamış Ateş öldü ve İsmet Hürmüzlü vefat etti. Bu yazı bitince bir haber daha alırsam eklerim, ne diyeyim. Ölümün, haber vermeden gelmesi var çünkü.
Acaba çok kırılmışlar mıydı?, Derin izleri, bir türlü kabuk bağlamayan yaraları var mıydı? Hayat, herkese değil belki ama çoğu insana ortadır. Çok üzülürsün, canını yakarlar. Bir yandan da öyle güzel bir hayat yaşamışsındır ki. Yaşamında var olan, kendini şanslı hissettiren dostların, ailen, köpeğin, kedin. Peki bu güzel insanlar, hangi tarafı daha yoğun yaşamıştı. Acıyı mı, tatlıyı mı?
İşe yaramaz bilirim, fakat dilerim: Umarım arkalarından keşke diyen çok insan yoktur. Onlar öldü, kurtuldu belkide. Sağ kalana kalan keşkelerle, sana yazık oldu. Ölümü ifadelerimizle de kabullenmeli artık. Ölümün varlığı diri tutulmalı. Böylelikle belki sevmeye, sevilmeye kafa patlatabiliriz. Baksana, başka yerden gelip, başka yere gidiyoruz. O başkanın arasına hayatlar sokuyoruz. Sonu olan hayatlar... Değer mi?
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder