60 yaşında üç çocuk babasının kendini sebze gibi hissetmesi ne kadar tuhaf. Yıllardır aynı saatte uyanıp aynı yollardan geçiyorum. Vardığım yer de aynı. Bu hiç değişmedi. Hep söylenir ya insanın bu hayatta nihai bir hedefi olmalı. Yoksa doğmasaydı da olurdu sanki. Benim hiçbir hedefim yok, ölmekten başka. Onu da bu aralar düşünür oldum. Saçlarımda sakallarımda en ufak siyah renk kalmadı. Halbuki ne asil renktir siyah.
Bir meslek seçtim kendime, sonra anlamadan evlilik çoluk çocuk derken bir şeyler için ümit etmeyi unuttum. İnsan gece yatağa girdiğinde amacına giden yolda yarın ne yapsam diye düşünmeli. Ben bunu en son ne zaman yaptım hiç hatırlamıyorum. Yalnızca para kazandım ben. Kontrollü biriyim, geleceğimi ve ailemi güven içerisinde yaşatmak için etliye sütlüye karışmadım. Böyle böyle 60 oldum ben. Ne yazık... Kendime itiraf etmem gereken bir durum var. Ben çok babacan birisi değilim. Sadece sorumluluk sahibiyim. Karımı çok sevmedim, hala da öyleyim.
Bunun makul bir tarafı olabilirdi belkide, fakat çocuklarım? Ben galiba onları da çok sevmiyorum. Hayatımı çalmışlar gibi hissediyorum bazen. Para istediklerinde kendileri için bir şeyler yapıyorlar. Allah var üçü de hayırlı ama onları içten içe kıskanıyorum. Özellikle en büyük oğlum Kemal'i. Simsiyah saçları var çünkü. Sinirlerimi bozuyor. Vakti zamanında mahallemizde bir kız vardı, Serap... Aynı ona benzeyen sevgilisi var üstelik. Pezevenk ya bak sinirlendim yine. Serap'a hiç açılamadım zaten açılsam da olacak iş değildi. Beni fark ettiğini bile sanmıyorum.
Garip bir mesleğim var. Bir futbol takımının medya sorumlusuyum. Anlamını tam olarak ben de bilmiyorum. Sorumluyum ama emrimde bir kişi çalışıyor. Takımın da çalışanlarının da siklediği yok beni. Atkı filan satıyorum işte. Adıma neden medya sorumlusu koydular ben de bilmiyorum. Geçen bir futbolcu geldi alışveriş filan yaptı. Adam zenci mi siyah mı ne.
Anlamıyorum farklarını ama onlarından biri işte. Çok az Türkçesi olduğundan pek konuşmadık. Ama eminim olsaydı da konuşmazdık. Kimse konuşmak istemiyor benimle nedense. Galiba iştah açıcı muhabbetim yok. Yanda bir sahaf dükkanı daha var. Sahibine aklı bozuk Ali diyorlar. Kitapların yanı sıra tuhaf tuhaf eşyalar satıyor mekanında.
İnsanın içeri girince kafası karışıyor. İlk zamanlarda başıma ağrı giriyordu, şimdi alıştım ama. Beni bir tek o anlıyor sanırım. Ya da anlıyormuş gibi yapıyor. En azından dinliyor olması benim için çok kıymetli. Bazen o kadar çok bunalıyorum ki bana iyi geliyor. Bir insan sakinlikten bunalır mı? Midemi bulandırıyor yaşamımın bu dinginliği. Oysa herkesin aradığı huzur değil midir? Eğlenmek de üzülmek de şu dünyada yapılabilecek en kolay şeyler. İki biraya herkes herkesi sever, üzülmek desen ona da hayat derim.
Hayatımızın bir parçası. Kahkaha atınca "Çok güldük yarın ağlayacağız" deyip bildiğin hüznü çağrırız. Evrene gönderdiğimiz düzenli bir mesajımızdır bu. En kötü biz yaratırız. Neydi kimindi o cümle anımsamıyorum ama: "Akıl kendi kendinin yeridir ve kendi başına. Cehennemi cennete, cenneti cehenneme çevirebilir." Bak merak ettim şimdi. Kimindi acaba? Kitap okuma gibi de bir huyum yok ki, kesin Ali söylemiştir. Bir gün ölmek istedim ama nasıl istedim böyle anlatamam. Gittim Ali'ye anlattım bunu.
Dedim reis benim çok acayip ölesim var. Suratıma boş boş baktı, ayağa kalktı. Dolaptan bir şişe 70'lik rakı çıkardı. Sakin sakin peyniriydi kavunuydu dolapta ne varsa çıkardı, tabaklara koydu. Masayı hazır etti. O gece tek kelime çıkmadı ağzından. Çakır keyif olduktan sonra Müslüm Gürses açtı. "Korkma ölmezsin daha çok istedin diye" sesleniverdi. Sonra Ali kovdu beni. "Erken kalkacağım yarın iş var, dükkanı kim açacak? Bizde senin gibi çoluk çocuk da yok" dedi.
Eve gittim, ilk kez karıma içten sımsıkı sarıldım, yarı uyanık o da bana sarıldı. Seviştik sonra, ne kadar güzel olduğunu fark ettim. O kadar dokunmamışım ki o yaşına rağmen hala diri bir vücudu vardı. Saçları ipek gibiydi, öyle de gürdü ki ellerimle tutamadım bile. İnsan bakmak istemediğimde Musa yine denizi delse kaç yazar, bakmayı bildiğinde bir tek saç teli insana ne anıları hatırlatır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder