Saat ben diyeyim 14.00 sen de 16.00 inan ben de hatırlamıyorum. Sen gittikten sonra hiçbir şeyi çok hatırlayamaz oldum zaten. Bir gece evvelsi çok içtiğimi biliyorum sadece o. Ha bir de ikinci 70'liği gördükten sonra masaya çıkıp "bu amcık bende tamam mı siz değil ben sizi sikerim" diye bağırdığımı hatırlıyorum. Hatırlanmayacak gibi de değil ki. Bir içtiğimde bir de çok sevdiğimde engel olamıyorum dilime.
Anlatıyor ya Orhan Gencebay "Dil Yarası" diye. Gerçi pek sevmem. Müslüm, Ferdi daha içten bence. Neyse konumuz bu değil. Ne diyordum ha evet sevdiğimde engel olamıyordum dilime doğru. Aslında sevgi de değil. Aşık oldum lan. Köpeğin oldum, gurursuz oldum, babamın geç saatlerde eve geldiğinde sabahın 04.00'ünde kapının önündeki sarhoşları kovalarken dediği "it oğlu it" oldum ben. Daha önce başıma gelmemiş ki temkinli davranayım.
Ben sana kızıyordum. Sen hiçbir şey olmamış gibi bana bakıp gülüyordun. Nasıl yapıyordun lan onu. Piç ya, öyle bakılır mı hiç? Sonra neye kızdığımı unutuyordum o an. Önce yüzüm gülüyordu sonra o bilim kurgu filmlerindeki sahnelerden birinde olup herkesi dondurup beni içine almanı istiyordum. Beni böyle kızdırıp ardından neye kızdığımı unutturup, bu kadar güzel baktığın için deli gibi sevişmek istiyordum, sevmek istiyordum seni.
Tenimi iyice bellemeni istiyordum mesela. Bir gün gidecektin nasılsa özle ki hayatın sikilsin istiyordum. Rakı sofrasında sohbetin, bardaki kaltakla tuvalette sevişirken arkadan yap ki yüzünü gördüğünde benim suretimle karşılaşmaktan kork istiyordum, kimi yatağa atsan gözlerini kapatıp tüm gece benimle sevişiyormuş gibi hayal kur, sabah yanımda ben varmışım gibi mutlulukla uyan hayalinle gerçeğin denk düşmediğini anlayınca üzüntüden geber istiyordum.
Mesela porno filmlerdeki, o kocaman memeli kadınları düşünerek mastürbasyon yapmaya kalktığında bir türlü boşalama ama beni düşündüğünde karşında olsam ancak bu kadar zevk alırdın durumun olsun istiyordum.
İşte böyle piskopat oldum ben. Değil kadınlarla erkeklerle bile paylaşamıyordum seni. Kadın muhabbetleri dönecek ve senin aklını çelecekler sanıyordum. Zaten pezevengin tekisin bir de aldatmanı istemiyordum. Evet klasik bir kadın olarak sendeki özelliklere aşık oldum, daha sonra da onları değiştirmeye kalktım. İyi bok yedim. O kadar enerji doluydun ki yani nasıl desem aslında hiç de tipim değilsin. Dünyada bir sen bir ben kalsak 50 amım olsa bir tanesine giremezdin diyeceğim bir erkektin sen.
Ama çok güzel kokluyordun ha. Bir de bakıyordun. Ayrıca çok iyi öpüşüyordun. Bir sarılman vardı, yer yerinden oynasa bana bir şey olmaz sanırdım. Sen gün geçtikçe güzelleştin, sen ne kadar güzelleştiysen ben o kadar çirkinleştim. Biliyordum senin de beni köpek gibi sevdiğini. Ancak sen daha korkaktın. Aşık olduğunu çok geç kabullenmiştin örneğin. Daha önce de hakaretler savurmama rağmen aşık olduğunu bana itiraf ettikten sonra ilk sövmem de "senden bayağı soğudum" dedin.
Eskiden de kıyafetlerime kızardın. Ama o kıyafetlerle aşık olmuştun bana. Bayılırdın daracık giyinmeme. İnce belimin aksine hafif irice olan göğüslerim seni deli ederdi. "Bunları evde yalnız kaldığımızda giy", "tek beni azdır kimse görmesin", "seni kimseyle paylaşamam", "bak erkek mantığını bilmiyorsun", "katil edeceksin bir gün beni" diye diye gidiyorduk tepetaklak. Ama sen ne zaman aşık olduğunu fark ettin sonra bir daha hiçbir şey eskisi gibi olmadı.
Kıyafet konusunu artık yüzüme farklı bir şekilde vurmaya başlamıştın. "Geriyorsun beni, iş yapar gibi düşündüm ve karışmıyorum sana" dedin. "İyi" dedim. "Seni yaradana kurban olayım" yerine "tatlı olmuşsun" demeye başladın. Ki bunlar da zamanla azaldı. "Çok özledim" dedim. "hehe deli, akşam görcez ne kadar özlediğini" dedin. Sana bakmak istedim, gözlerini kaçırdın. Oysa ki dünya umurunda olmazdı. Dokunmak istedim en kalabalık zamanlarda. Bayılırdık olmayacak yerlerde olmayacak işler yapmaya. "Dur şimdi" deyip yüz çevirdin.
Anlıyordum aslında. Zaten yüzüme de demiştin. Ama farkında olmadığın bir şey vardı. Hani gecenin bir yarısında sokağın ortasında yarı sevişir halimiz vardı ya. Sen buna cesaret diyordun. Öyle cesurduk yani. Hayır! Sen deliydin ben cesur. Aşkı kaldıramayacak kadar korkaktın sen. Nedenleri niçinleri vardı elbet. Beni üzmekten korkuyordu bir yanın. Halbuki ben sana aşık olduktan sonra kendi kendimi üzmeyi gayet iyi başarıyordum.
Ömür boyu sürmesini ben de beklemiyorum da insan öyle pat diye gider mi? Evet iş gibi düşünmüştün bunu. Aynı elemanını kovar gibi önceden alttan ayarı verip "kendine iş bak istersen" demiştin bir nevi. "Çünkü o lafların aslında beni bayağı soğuttu." Amına koyayım seni özledik sen başkasının koynundasın. İçmişim de, bağıra bağıra ağlarken aklıma ne geldiyse söyledim. Ya ama vallahi sevdiğimden. Ben sana kıyabilir miydim hiç.
Ayrıldıktan sonra sürekli WhatsApp'ına bakıyordum. Aslında tamam ya ayrılmadan önce de bakıyordum. Ne zaman uzun süre çevrimiçi olmasan kesin sevişiyor diyordum. Sonra Müslüm, Sezen az Sıla derken ağlaya ağlaya sızıyordum. Evde çok içemiyordum ondan şarkıların sarhoşluğu yetiyordu bana. Aileyle yaşayınca pek piskopata bağlayamıyorsun. Hayatımda ilk defa o zaman sevinmiştim bu duruma. Manyağın tekiyim çünkü. Seni unutmak için her şeyi yapabilirdim. Kendimce bir şeyler yapıyorum şimdi. Unutmaya çalışıyorum. Daha az yemek yiyip daha fazla müzik dinliyorum. Çok alkol alıp fazla dans ediyorum. Pek konuşmayıp dinlemeyi tercih ediyorum, arada ayıp olmasın diye gülüyorum ama.
Bir gün dayanamadım ağlarken annem yakaladı. Onunla her şeyi konuşabilirmişim. Bir anlatmaya kalksam kalpten gidecek . Nereye her şeyi anlatıyorsun. "Yok anne ya iş güç, orospular benle uğraşıp duruyorlar." Hemen güzelliğime bağlardı annem böyle durumlarda. "Sen şimdi güzelsin yaa, seni çekemiyorlar..."
Senin yanında çok ağlamazdım. Bir kere ağlamıştım o da aile sorunlarımla ilgiliydi. Ama sana duyduğum aşkın acısını yanında ağlayarak göstermedim hiç. Kadınlar bunu çok iyi becerirdi aslında. Erkeklerin topu ağlayan kadınlara dayanamayan öküz olduklarından (ağlatmamayı deneseler), karşısındaki kadını sevmese bile sırf ağlıyor diye ilişkiyi sürdürürdü. Hatta öyle ağladı diye vicdan yapıp sevgililerini terk edemeyen birçok erkek arkadaşım oldu. Ben yapamadım hiç. Sezen Aksu'nun şarkısı var ya "sen ağlama dayanamam, ağlama göz bebeğim sana kıyamam, al yüreğim senin olsun ben de kalırsa yaşayamam." Bencilin tekiydin de o kadar yalvardım ettim almadın yüreğimi kaldı ben de. Yaşamakta çok zorlanıyorum be güzel adam.
Bu aralar çok kuruyorum bu cümleyi. Geleceğin yok biliyorum ama ben küçükken de böyleydim. Bir dönem istediğim bir şeyin 40 kere söyleyince gerçekleşeceğine o kadar inanmıştım ki. O gün bugündür bir 40'ı tamamlarım. Cuma namazına giden babalar gibi, "ben gittim ya o gün cumaya, dedim kızım iş bulsun. Bak o gün iş buldun ondan beri namaza gidiyorum ben." Ben de hani sen gittin ya. Bir türlü yapamadığın o ayrılık konuşmasını yaptın ya. Son zamanlarda "bugün senden 3 defa ayrılmayı düşündüm ama yemedi" derdin. En sonunda götün yedi ki herhalde açıkladın kendince.
"Bir 5 yıl bırakmayı düşünmüyorum" demiştin bir kere. Hani gideceğim ama bayağı sürer. Sonra sikindirik bir hayatla ben yaşarım zaten. Ben biliyordum yani defolup gideceğini de. Ya baksana çok özledim he. Aaa dur bak radyoda ne çalıyor. Dur sesini açayım seversin sen. Gelirken biranın yanına çerez almayı unutma. Badem al badem çok severim ben bilirsin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder