Son zamanlarda bunu sürekli yapıyorum. Derin nefes al. Evet 1 2 3 4 şimdi daha iyiyim. Gözlerini kapat, hayal kur. Tek başınasın ve çok mutlusun. Onun hayatında var olması gerekmiyor kendini iyi hissetmen için. Birazdan dünyanın en büyük gerçekliğinden birine şahit olacaksın. Baş rolünde de sen varsın hem. Para ödeyip "deliriyorum bana yardım et" diyeceksin.
O kadar yalnızsın çünkü salak. Şu hayatta tek bir dostun bile yok. Annen bile seni dinlemek yerine doktora gitmeni önerdi. Baban iflas edip kendini astıktan sonra kocaman bir borcu kaldıramayan annene iyi gelmişti çünkü o ilaçlar. Sonra bir yandan çalışıp bir yandan okuyarak en nefret ettiğin avukatlık mesleğini yapmaya başlamıştın.
Oysa sen çello çalmak istiyordun. Eve haciz gelince ilk onu aldıklarında veda etmiştin müziğe. Ondan sonra hayal kurmayı bırakıp şu yaşına kadar olan ömrünü annene adamıştın. İlaçlar değil başarıların iyileştirmişti onu. Bunu anlamamış olacak ki bir an önce vebali gibi hemen doktora gönderdi seni.
"Şafak hanım bir harika bir tanem, iki güne bir şeyin kalmaz." Omzunu o kadar özlemiştim ki paylaşamayacak kadar bencildin. "Tamam anne, randevu aldım. Yarın gideceğim."
- Merhaba Şafak hanımla randevum vardı
- Adınız?
- Nihan
- Buyurun sizi bekliyor.
(Tanrım bir saat bir an önce bitsin. Annemi mutlu edeceğim diye saçma sapan tonla para bayıldım)
- Merhaba Nihancığım hoş geldin. Buyur lütfen.
(Nereden Nihancığın oluyorsam senin. Buyuracağım tabii, bir saat nasihat vereceksin diye maaşı sana verdik)
- Teşekkür ederim.
- Nasılsın?
(Mutluluktan ölüyorum. Ben de mirasımı size bırakayım dedim)
- Teşekkürler iyiyim. Siz?
- Teşekkürler ben de iyiyim. Evet şimdi hemen konuya giriyorum. Uykusuzluk problemi için buraya gelmişsiniz. Bunun farklı nedenleri olabilir mi? Daha özel yani kimseyle paylaşamadığınız.
(Neden kendini herkesin dışına attıysa, bayağı sen de kimsesin benim için)
- Aslında çok önemli değil (hayır, önemli uyuyamıyorum, nefes alamıyorum yardım et bana) klasik terk edilmeler işte.
- Neden bitti? Ya da nedenini paylaştı mı seninle?
- Hatırlamıyorum. Yan terk edildim evet ama o an ne dediğini hiç hatırlamıyorum. O konuşurken ben yüzüne baktım, en güzel anımız aklıma geldi. Onu izledim, yüzümde tebessüm oldu sonra "anlamıyorsun değil mi?" dedi. Öylece gitti. Ama gerçekten hatırlamıyorum.
- En güzel anınız neydi?
- Ben sekerek koşuyordum. Nihan diye bağırdı kucağını açtı. "Gel" dedi. Gitmedim, korktum. Sarılırsa bırakmasın isterdim. Keşke gitseydim. Belki bu sefer farklı olurdu. Hep o gün sarılamadığım içn oldu bunlar.
- Peki sarılsaydı? Ömür boyu mutlu olacağına inanıyor muydun?
- Evet evet çok mutlu olacaktık.
- Gerçekler senin hayal ettiğin gibi değil Nihan. Doğuyoruz ölüyoruz, genç olup yaşlanıyoruz. Yani sadece olduğu kadar güzeliz. Hayal kurabilirsin, kurmalısın da gerçekler çok sıkıcı. Ama bunlara inanmaya başlarsan çok acı çekersin.
- Onu çok özlüyorum.
- Suçluyor musun?
- Evet
- Hadi tekrar gözlerini kapat. Mutluluğun resmini çiz. Ne var orada?
- O var yine. Ağaca dayamış sırtını. Nisan ayındayız. Hani ne sıcak ne soğuk. Bacaklarının arasına uzanmışım ona kitap okuyorum. Eliyle saçlarımı sıyırmış önüme gelmesin diye. Bir yandan da dudakları başımın tam üstünde beni dinliyor. İnanılmaz huzurluyuz.
- Gözlerini açar mısın?
- Ne oldu?
- Mutlu olman için onun bir şekilde o resimde kendine yer bulması gerekmiyor.
- Unutamıyorum. Aslında belki biraz uyuyabilseydim.
- Onun için sana gerekli ilaçları temin edeceğim. Unutman için nefrete ihtiyacın var mı?
- Evet ama şu an istemiyorum.
- O zaman gel İstanbul'u suçlayalım. O kadar şey vaat ediyor ki bu şehir, kendinden feragat etmezsen bunu sunacak kadar çıkarcı. Aşk gibi şansın yok. Tutku, alışkanlık, arzu hepsine evet ama "aşık olma lüksün yok" diyor. Varsa da tüm yollarımı bir ayyaş olman için sana verebilirim. Ancak bana tutunmak istersen duygularınla hareket edemezsin. Rekabet etmen lazım, mantıklı olacaksın, paran olmalı, güzel giyinmelisin, iki yüzlü olmalısın, acımak en son duygun olmalı. Şimdi başkalarını suçlamayı bırak. Benim himayemde yaşamayı sen seçtin. Burun kıvırırsan seni üzerim.
- Tamam kes.
- İlaçları ver, uyumam lazım.
- Reçete yazıyorum ama tekrar gelmen gerekiyor.
- Olur.
- 1 2 3 4 derin nefes al, geçecek. Bak sokaklara kimsenin umurunda değilsin. 1 2 3 4 ohhhhhhh