İnsan olmaktan çıkıyordum artık. Fonda Mark Eliyahu yanık yanık "Journey" çalıyordu. Sendeleyerek yerimden kalkıyorum, gücüm yok yeniden yerime oturuyorum. Her gün insan kendine "neden bana bunu yaptın" diye sorar mı kendine? Cevabını verebileceğini bilsem karşına çıkar derdim. Bir şey söyle inandır beni...
Baştan sona yanılan ben olayım o kadar isterdim. Yılların yükünü bir anda sırtıma bindiler yine. İnsan her defasında haklı olmaktan yorulur mu? Artık haksız olmak istiyordum, ne bileyim bir kere de "yalan ne duyduysan hepsi yalan" deyip en yalandan savunmayı yapmak istiyordum. Sonra bu fevri halime bakıyorum da, bu kadar bozuk insanların içinde hala masum bir kalp taşıdığım için kendimi seviyorum birazcık.
Sonra sevdiğim şeyleri düşünmeye başlıyorum ve neden sevdiğimi. En çok yalnızlığımı, ne zaman ondan ayrılsam döndüğümde beni kocaman kollarını açmış bir şekilde bekliyor oluyor. Hiç kızmıyor bana "bu zamana kadar neredeydin?" ya da "neden?" diye sormuyor. Anneme benziyor biraz. Sonra müzik, ah bu şarkıların gözü kör olsun gibi biraz biraz da ne bilim onlar da hiç konuşmadan birden ayağı kaldırabiliyor ya da daha çok çökmeni sağlıyor ki birden yükselesin.
Konserlere gitmeyi bu yüzden seviyorum sanırım. İnsanlarla hem buluşmak hem de konuşmamak istiyorsanız konsere gitmek yapılacak en iyi şey. Uzaktan fesatça gelebilir ama beyaz yalan gibi düşünün. Birileri sizi ne kadar özlediğinden bahsedip sadece kendini anlatmak isteyecek ve siz de buna karşılık konser teklifinde bulunacaksınız.
Lüzumsuz samimiyetlerden uzak durmak için "grip oldum hiç öpmeyeyim şimdi" demekle aynı. Bu iki pis (bana göre en doğrusu) davranış modelini seviyorum. Beş yıldır görüşmediğim arkadaşıma yaşadıklarımı anlattım. Şöyle bir baktı..."Üniversiteden beri hiç değişmemişsin. Senin anlayamadığın, bunları herkes yaşıyor ama kimse takmıyor. Sen çok önemsiyorsun." Gitme dedim gittin yani gönül öyle mi? dedim kendi kendime içimden.
Bazı kararlar aldım. Ben yapamıyorum öyle çivi çiviyi sökerlerden, başkaları üzerinden ego yapmalardan ya da ne bileyim başka birisi gibi davranmalardan. Gerçekten şu hayatta en çok şaşırdığım kişi yine kendim. Bu çağda bu yaşta hala nasıl böyle kalabiliyorum bilmiyorum. Kendimi çok mu sakladım acaba? Bu kadar duvara ne gerek vardı? Bir şiir okudum demin:
"Vantilatörü açtım o kadar üzgünüm ki ağlayamıyorum
Allah'ın rüzgarı boynumdan nasıl esip geçip gittiyse
Eşyadan bildim tevekkül ettim çocuk öptüm
Boğazımı patlattım seni seviyorum bunu kutlayalım
Gel seninle Allah'ı kanıtlayalım komaya girelim
Daha şiirime "Sensiz yapamayacağım"ı koyacağım
Seni aksattım adamlar toplandılar ben çirkinim
Ben çirkinim uzat artık saçlarını müezzinler bitti
Bazen uyuduğumda ezanlar bitti özen gösterdim
İyi değilim kalk balkondan anlayalım rujun gülkurusunu
Merhaba ben ağlıyorum sen nasılsın?"
Bunu okurken yağmur yağıyor. Tek ses "çıp çıp", o sırada iyi ki Allah var, bu kadar şey yaratılmış. Gökyüzü, yağmur, bulut, ah kar... Kar yağsa artık, birbirimize zarar vermeden yol almanın nasıl mümkün olabileceğini gösterse...
İzliyorum seni adam... Görüyorum yaptıklarını ve yapabileceklerini şarkılar kadar ah bu sosyal medyanın da gözü kör olsun. O ne kadar ucuz dediğin kızlarla sözde flörtlerin... Yine başına saçma sapan işler alacaksın. Sen seviyorsun bunları, artık senden sorumlu değilim...
Bana neyin ya da nelerin iyi geleceğini düşündüm de sanırım birkaç ay garsonluk yapacağım. Derse diye evden çıkıp her sabah minik heyecan katacağım hayatıma. İşte benim ufak dünyamdaki heyecan da anca bu kadar olur. Olsun ben seviyorum bu hayatı, çiçek sulamak gibi en büyük marifetim anca bu kadar.
Zamanı gelince gerçekten derslere girmeye başlayacağım. Hayata tutunmaya garsonluktan başlama sebebim insanlarla iletişim kurmak zorunda olmam. Böyle olmayacak sanırım. İnsanları gözlemlemem, dinlemem onlarla tanışmam lazım. Yeterince keyif aldıktan sonra ders sezonunu açıp malum amacımla birlikte farklı insanlarla güzel şeyler ne bilim...
Ağzımda çiçek yetiştiriyorum üstadım,
öpersen acıyorum, öpmezsen zulüm
Allah'ım beni hala bu kadar güzel kılabildiğin için teşekkür ederim. Kıymet görmek istemiyorum, amacım cennet de cennet değil. Yaşıyorum işte öylesine hani diyor ya şarkıda;
"Bir acayip derde düştüm herkes gider kârına Bugün buldum bugün yerim, hak kerimdir yarına Zerrece tamahım yoktur şu dünya varına Rızkımı veren Huda'dır kula minnet eylemem"
yazıyı çok severek okudum, yüreğinizin kalemine sağlık. içinde geçen şiirin adını ya da şairini öğrenebilirsem ne güzel olur bir de^^
YanıtlaSil