23 Ağustos 2015 Pazar

Kim çocukluğundan beri alışıksa acılara, hayatı boyunca ateşi yanar

Onu ilk gördüğümde o kadar çok ağlıyordu ki, sanki boynuna ip dolamışlar da öyle morarmıştı suratı. Ne zaman o büfenin önüne bırakılmıştı bilmiyorum. Uzun süre geçtiğinden emindim. Bu kadar yaygara koparmak, "Artık alın beni buradan" cümlesiyle eş değerdi. Yine terk edildiğim bir geceydi ve ikimizin de birbirine çok ihtiyacı vardı. Onu görmeden beş dakika önce, bu dünyaya aslında insanların birbirlerini ne kadar çok sevdiklerini anlamalarını sağlayan bir cisim olduğumu düşünüyordum. 

Bu düşünce kendime olan saygımı yitirmeme neden olabilirdi. Yalnız kalırsam bununla yaşamak zorunda kalacaktım. Evet mutlu bir kadın olsaydım onu almazdım. İnsanın her yaptığı şeyin altında kişisel bir çıkar vardır. En azından benimki güzel bir şeye aracı olacaktı. Kapkara bir şeydi. Sıçan gibi göründü ilk gözüme. Kucağıma aldıktan sonra sustu. Ağlamaktan yorulmuş da olabilirdi. Önce hastaneye götürdüm. Yeni bebek doğuran bir anneden onu emzirmesini istedik. Kadının göğüslerini parçalamıştı resmen. O kadar acıkmıştı ki, yüzüne gelen renkten anladım. 

Ak pak bir şey oluverdi gözüme sonra. O an kaçmak istedim hastaneden. Bir çocuğu karnımda aylarca taşımadan, emzirmeden nasıl anne olunurdu ki? Böyle düşünüyordum ama bir yanım gitmenin ikinci bir bencillik olacağını söylüyordu. Annemin dediği gibi, "Kararında bir insan olmaya çalış. Şaştığın zamanlar olacak. Bunu fark edebilme yetisini kendine aşıla ve aynı gün iki hata yapma." Hakkımı doldurmuştum, kalmalıydım. 

İlk başta çok zorlandım. Öldürmek istediğimi hatırlıyorum örneğin. Önce onu sonra kendimi bazen de sadece kendimi. Çok mu acı çekmiştim, yoo aslında yeri geldiğinde gamsız bile olabiliyordum. Neydi o cümle? "Akıl kendi kendinin yeridir ve kendi başına cehennemi cennete, cenneti cehenneme çevirebilir."

Duyumlar, beceriler, ihtiyaçlar hep aynıydı. Tüm bunlar baktığında herkese eşit bir şekilde dağıtılmamıştı belki ama tam teşekküllüyse insan kaderinin efendisi olabilirdi. Hayatımda arzuları ve dilekleri dengeye oturtmak istiyordum. Bana güç veren bu dengeyi korumak olmalıydı. Bunu yapmak için bu bebeği kullanacaktım evet. Çevrem boş bakışlı otomatlara dönen insan yığınıydı. Nasıl görünmek istiyorlarsa kendilerini öyle gösteriyordu. 

Kurtarıcı aramıyordum ancak güzel bir insan yetiştirmek istiyordum. Seneler geçti bu düşüncelerimin üzerinden. Adını Bulut koydum oğlumun. Önce gerçeği verdim ona. Kendini bilmesiyle evlatlık olduğunu öğrenmesi bir oldu. Her yeni yaşında daha çok ayrıntı verdim ona ilk karşılaşmamızdan. Gökyüzünü çok sev dedim ona. Ama karmaşa bulutlarıyla örtülü olduğunu unutma. 

Uçurtma uçuracağın günlerin olacak, mutluluğunu kırma anı yaşa, havanın kötü olabileceği ihtimalini de hep göz önünde bulundur. Bazen güzel olan her şey ertelenebilir. Gecikmeler seni üzmesin, sonrası daha iyi gelecektir kim bilir belkide yüreğine. Dünyanın en hakiki olayı ölümdür oğlum. Kanatlarını açmış hazır oldadır hep. Korkma ondan, çok düşünüp üzülme de yok sanıp sonsuzluk hissine de kapılma sakın. Kurtuluşu hep kendinde gör. Her şeyin anlamı yavaş yavaş bitiyor, izlemenin tadına doy. Doyumsuz da olma. Dürüst olmaya çalış. 

Yalan söyleme diyemem bazen kurtarıcı olabiliyor. Bu konuda ısrarcı olma ama. Yalan söyleyenleri fark edeceksin. Kendini çok üzme. Çünkü her yalanın altında spesifik bir doğru vardır mutlaka. Bunu aklında tut olur mu? Hayvansever ol, merhamet et onlara. Haklarını savunamayan dünyanın en güzel canlıları onlar. Bunu yaparken insanı da yok sayma. Hayvan sevgisine kendini çok verirsen, kötü huylarını fark edemeyebillirsin. Her şeyi reva görme insanoğluna. İnsan insana lazım unutma! 

Düşeni rengine bakmadan ayağa kaldır. Bir hayat yaşıyorsun oğlum. Başına ne geleceği, seni kimin kurtaracağı belli olmaz. Yaşadığın süre zarfında kime minnet duyacağını seçemezsin. Bunu hep bil olur mu? Sen bana vücudumun sağlam olduğunu öğrettin. Eskiden yer yerim acırdı. Meğer parmağım kırıkmış. Sen öpünce iyileşti. Varlığından beri kendimi çok zinde hissediyorum. 

Son birkaç gün dışında. Biraz biraz ölüyorum oğlum. Sancılı geçen günlerimi sana anlatamadım. Şimdi yazıyorum, ölünce okumanı ümit ediyorum. Malum sen pek bir meraklısın. Dilerim eline geçmez. Güzel bir çocukluk geçirmen için elimden geleni yaptım. Bir kusurum olduysa affet beni. Bir şarkı dinledim bugün."Kim çocukluğundan beri alışıksa acılara, hayatı boyunca ateşi yanar" diyor. Ateş senden uzak dursun, yüreğine konarsa diğer insanlardan uzak dur. Alevleri beslemesin kalbin. Delinemez bir elmas gibi güzel ve güçlü ol.

Seni doğurmadığımı hiçbir zaman yüzüme vurmadığın için teşekkür ederim. Sana büyük bir minnet borcum var. Ödenecek bir şey değil, bu kefaretle ölüyorum artık. Beni unut evladım. İnsan ancak unutarak hayatta kalır

Seni seven annen

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder