Gün başladı, en sevdiğim saatlerdir bu zamanlar. Güneşin doğuşu elbet. Pek çok insana da nasip olmaz izlemek. Aslında olur da, ya aklına gelmez ya uyanmak istemez ya da kendi bilir işte. Senelerdir hep bu vakitlerde uyanırım ben.
Her gün bakarım güneşin doğumuna. Bugün bana ne vaat edeceksin? Ne getirecek doğumun bana? Öyle güzel görünüyorsun ki böyle bakınca. Bazen bu manzaradan fazlasını veriyorsun bana, öyle büyük sevinçler yaşadım ki şu ömrümde. Bazen de beni kandırdığını hissediyorum. Aldanma böyle güzel ışıldadığıma, gece bitti gündüzdür artık.
Sanma ki her keder gecedir. Keder, geleceği saati haber vermez sana. Bakma, "her karanlığın bir sabahı vardır" dediklerine. Onlar sadece geceyi görenlerdir, halbuki bilmezler mi sanıyorsun gecenin de yıldızları vardır. Gece, saklar kendini. İster ki sen gör güzelliğini.
Ben tüm kederlerimi öğleden sonraları yaşadım. Aynı dün yaşadığım gibi...75 yaşındayım artık. Göreceğimin, yaşayacağımın fazlasını gördüm bu hayatta. Eskiyi de gördüm yeniyi de. Çok güzel bir ömür yaşadım. Sen, " kaderin güzel yazılmış" dersin, ben "yaşayacağım varmış" derim.
Aşkı bir kere yaşadım, yaşadığım insanla da evlendim. Mutlu bir hayat yaşattı bana. 4 çocuğumuz oldu. Hepsi de hayırlı evlatlar idi. Torunlarımı da gördüm, mürüvvetlerini de. Rahmetli kocam, sağ olsun hiç aç bırakmadı beni. Nasıl 'iyi günde kötü günde' diye söz verdiysek öyle de tuttuk sözümüzü. Birbirimize destek olduk. Yol arkadaşım idi benim.
75 yıllık ömrümde hiç mi kötü zaman geçirmedim. Geçirmez olur muyum. Hayatta zaten acıyı da yaşamazsan ne tadı olur bu yaşamın. Sağlık benim için çok önemliydi. Ki hala da öyle. Sağlığımız yerinde olsun da gerisi gelirdi benim için her zaman. Alkol, sigara hiç kullanmadım. Uykuma, sporuma hep dikkat ettim. Hani belki de uzun yaşamamın sırlarıdır bunlar. Ama işte insan bu kadar uzun ömür yaşayınca sevdiklerinin ölümüne şahit oluyor.
İlk ölüm gerçeğini babamda yaşadım. İlk, babam ardından da annem vefat etti. Yılların ardından en yakın dostumu doğumu sırasında kaybettik. Kızına kendi kızımdan ayırt etmeden baktım. Çocuklarım da kendi kardeşleri gibi sevdi onu. Zaman, geçmek biliyor. Tekdüze geçişler de değil bunlar.
Her geçişi, bir sevincin ya da bir acının haberini yakınlaştırıyor. İşte öyle öyle etrafımdaki insanların beni bırakmalarını seyrettim. Eksiliyor insan böyle anlarda. Kocamın ölümünü çok zor atlatmıştım. Ama zaman ilaçtır ya bir yandan. Ona alıştırıyor seni. O vakitlerdeki geçişi sana iyi geliyor. Acını bedeninden yavaş yavaş alıyor. Sen pek farkında olmasan da anlıyorsun sonradan.
- Merhaba. Sormadan oturdum teyze ama
- Sorun değil. Fark etmemişim, merhaba
- Gençleri bu saatte burada görmeye alışık değilim. Şaşırdım
- Ben de alışkın sayılmam aslında. Öyle uyku tutmayınca geldim işte
- Yaşamak güzel şey. Hayattan tat almaya bak. Gençliğini değerlendir. Sonra pişman olursun bu güzellikleri zamanında nasıl göremedim diye
- Yaşamak, yaşayabilene güzel. Sağlığın yerindeyse, paran varsa bir de seni seven adam varsa ooo tabi hayat güzel olmaz mı o zaman
- Birinin dahi sende mevcut olması hayatını güzelleştirmez mi? Hepsi var mı olmalı?
- Öyle değil de. Sağlığın yerinde olsa da açsan ne işe yarayacak?
- Sağlığı yerinde olan bir insan gayet çalışabilir, karnını doyurabilir
- Hımm. Peki tamam. Sağlığın yerinde fakat sevgilinden ayrıldın. Aşka inanır mısın? Aşk acısını ne yapacaksın? Onu neyle doyuracaksın?
- İnanmaz mıyım. Aşk evliliği yaptım ben. Ona da zamanla alışıyorsun. Daha çok gençsin. Aşk bir kere olacak diye bir şey yok. İkinci baharında bile aşık olursun. Hiç belli olmaz. Dediğim gibi sağlığın yerinde olsun gerisi hiç önemli değil.
- Siz iyi misiniz?
- Elbette. Neden sordun? Şu güneşe şu denize baksana. Böyle bir ortamda kim iyi olmaz ki
- Yani sağlığa çok takılı kalmışsınız gibi geldi de o anlamda sordum.
- Ah sayılır işte
- Bir rahatsızlığınız mı var?
- 75 yaşındayım. Eh bırak da olsun. Fazla bile yaşadım. Birilerinin doğması için ölmem lazım. Çok büyük bir ülkede yaşamıyoruz. Ekonomimiz de pek parlak değil. Artık yeni insanlar gelmeli dünyaya. İşe yarayan. Ben artık daha ne yapabilirim bu dünya için
- Üzüldüm. Burada da son zamanlarınız tadını mı çıkartıyorsunuz? Deniz, güneş...
- Evet. Her zaman kıymetini bilmişimdir. Denizi, çimleri, güneşi, yağmuru, toprağı. Ama şimdi daha da bir kıymetli.
- Başka ne yapmak istiyorsunuz? Ya ben patavatsızlık yapıyorum şu an? Sadece bugün erkek arkadaşımdan ayrıldım. Daha doğrusu terk edildim. Dünyanın sonuymuş gibi üzgünüm. Ona o kadar alışmıştım ki.
Bundan sonra yaşamımı nasıl sürdüreceğimi bilemiyorum. Ayrılmak hiç aklıma gelmemişti. Şimdi ise karşımda daha ağır yükü olan biri var. Merak ediyorum sadece. İsterseniz konuyu kapatabilirim.
- Bilakis yeni birisiyle tanışmam hoşuma bile gitti. Ayrıca beni üzdüğün filan da yok. Merakını anlayabiliyorum. Hem zaten ben bu durumuma da üzülmüyorum ki. Tüm sevdiklerim neredeyse hayatta değiller. Onları çok özledim. Yanlarına gidecek olmam beni heyecanlandırıyor. Yaşamının kıymetini bil. Çünkü bu sana bir kere veriliyor. Bir gün sen de bu dünyadan göçüp gideceksin. Eğer hayatını elinden geldiğince güzel geçirmeye çalışırsan, ölümün de huzurlu olur.
- Peki ne yapacaksın buradan gidince?
- Çikolata yiyeceğim.
- Ay pardon güldüm. Çok özür dilerim. Yani çocukları anlarım da ilginç geldi. Çocuk ruhlusunuz sanırım. Hiç aklıma gelmezdi benim çikolata yemek.
- Hiç yedin mi?
- Eee herhalde. Çikolata yemeyen çocuk mu olur?
- Ondan işte ben hiç yemedim çünkü
- Nasıl? Affedersiniz, maddi imkansızlıktan filan mı çocukken yemediniz? Ama sonradan filan yiyebilirdiniz ne bileyim. Ben çalardım mesela bakkaldan filan
- Ben doğuştan şeker hastasıyım. Hiç yemedim ve çok merak ediyorum. Bir sürü garip tatlılar var. Millet neler yapıyor. Ama ben en çok çikolatayı merak ediyorum.
- Çok mahcup oldum gerçekten. Ben hiç düşünemedim. Sanırım artık gitsem iyi olacak. Tadınızı kaçırdım.
- Kendin gitmek istiyorsan tabi ki ancak benim tadımı kaçırmadın. Nereden bileceksin ki? Bu arada adın ne?
- Elif
- Ben de Zeliha. Çikolata yemek, benim en büyük hayalim. Bu hayalim, ne olursa olsun içimdeki çocuğu hiç öldürmedi. Hayat şartları bir yerden sonra yetişkin olmayı gerektiriyor. Düzen bu, mecbursun. Ben de yetişkin oldum. Rahatsız olduğum kıyafetlerin içinde halimden çok memnunmuş gibi gülümsedim.
İnsanların mutlu olması için yalanlar söyledim. "Kariyer" dediler, yapılması gerekenleri hep uyguladım. Bunlar bana kimseye muhtaç olmayacağım bir hayat sundu. Çocuklarımı güzel yetiştirdim. Ama
çikolataya olan tutkum hani tutku mu desem bilmiyorum.
Hiç yemediğim bir şey fakat her yerde karşıma çıkıyor. Merak da ediyorum. Ama şöyle bir şey var, fark ettim ki çikolata yiyebilen birçok insandan daha mutluydum. Evet yapmak zorunda olduğum çok şeyi yaptım ama hayatımı da güzel yaşadım.
Çikolata bende bir merak oldu sadece. Şimdi nasılsa öleceğim. Beynimde ur varmış. Hani ameliyatla filan kurtulma imkanım var da ben artık yaşamak istemiyorum. Bu bir isyan değil sadece gitme vaktimin geldiğini düşünüyorum. Sana çikolata yiyeceğimi söyledim. Mutlu bir hayat yaşamama rağmen ben de böyle sınandım.
Ama bak şu denize, şu karşıdan gelen aileye bak. Bebekleri ne kadar tatlı değil mi? Görüyorum, sen de görüyorsun. Ya doğuştan kör olsaydım? Son defa görme şansım da olmayacaktı. Ama çikolata yeme şansım var. Satıcıların seslerini duyuyor musun? Ben de duyuyorum ya sağır olsaydım. Diyebilir miyim, "öleceğim ama son defa duymak istiyorum" diye. Yine de şanslıymışım aslında.
Sen şimdi bana kendince yaşadığın bir acıdan bahsediyorsun. O da acıdır, farklı bir acısı vardır aşkın. Hiçbir şeye benzemez. Ama öldürmez de bil. Daha büyük acılar da vardır bunu da bil. Şimdi bunları bu kadar detaylı düşünemezsin. Ancak sonradan kızmalısın kendine.
Gençliğini daha hisli şeyler için üz. Güzel harca acını. Yani söylemek istediğim yaşadığın bu acılar sana güzel şeyler vaat etsin. Bunlardan ders almaya bak. Ders aldığın hataları tekrarlamazsın. Bu sana daha katlanılır ve zaman geçtikçe daha güzel bir hayat sunar.Ah artık gitmeliyim. Saat ilerlemiş, gitme vakti. Memnun oldum güzel kız. Dediklerimi tekrarla derim.
- Teşekkürler, size de acil şifalar diliyorum. Ne garip sizi görmeseydim belki de evde hala ağlıyor olacaktım.
- Ağla, ağlamak güzeldir. İştahlı ağla ki doyasın. Doy ki gülümsemeye aç kal bu sefer. Ağlamak, çok tekrarlanırsa insanı yorar. Gülümsemek öyle değildir ama. Önce tebessüm olur sonra gülümsersin bir de bakmışsın kahkaha atmışsın. O sırada mümkünse aynada yüzüne bak. Ne kadar güzel olduğunu göreceksin. Hoşça kal...
.jpg)
.jpg)


